Bipolar bozukluk;
duygudurum (mani, depresyon gibi) dönemleriyle seyreden,
bu dönemler arasında genellikle belirtilerde tam düzelmenin görüldüğü
süreğen nitelikte
sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulmalara yol açabilen bir psikiyatrik hastalıktır.
Bipolar bozukluk bir duygudurum bozukluğudur. Dilimizde ''iki uçlu mizaç bozukluğu'' olarak bilinmektedir. Eski adı ise ''manik depresif bozukluk''tur.
Duygudurum kişinin son birkaç haftadır hissettiği veya çevresince gözlemlenen ruh halidir. Bipolar bozuklukta yaşam boyu mani, depresyon, hipomani ve karma duygudurum dönemleri görülebilir.
Manik duygudurum dönemi
Hastalığın manik döneminde kişide duygudurumda aşırı bir yükselme (taşkınlık, olağan dışı neşe veya öfke) görülür. Bu dışarıdan da gözlenebilir bir yükseklik halidir.
Bu dönemde;
Amaca yönelik işlerde artış görülür (temizlik yapma, dini vazifelere yoğunlaşma gibi).
Kişinin uygunsuz girişimleri yeni projeler veya yatırımlar para kayıpları ile sonuçlanabilir. Kişinin gün içinde tükenmek bilmeyen bir enerjisi olur.
Günde 2-3 saat uyusa dahi gün içinde enerjik bir şekilde hayatına devam edebilir.
Kişinin konuşma hızı miktarı artabilir, her zamankinden daha konuşkan olabilir.
Düşüncelerin hızlanması, kişinin dikkatini toparlayamaması görülen diğer belirtilerdir.
Manik dönemde özgüvende artış sıklıkla görülür ve buna bazen uygunsuz büyüklük düşünceleri eşlik edebilir.
Kişi riskli davranışlarda (uygunsuz cinsellik, alkol madde kullanımı, hızlı araba kullanımı gibi) bulunabilir.
Manik dönemde hasta uygun tıbbi tedavi almazsa, belirtiler genellikle bir iki haftadan iki üç aya kadar sürebilir. Bu süreç ağır ve istenmeyen sonuçlar doğurabilir.
Depresif duygudurum dönemi
Depresif dönemde ise genellikle manik dönemdeki belirtilerin aksine;
Amaca yönelik işleri daha az yapmaya başlama (ev işleri, sorumlulukları..)
Duygudurumda çökkünlük
Özgüvende azalma
Kişinin konuşkanlığında azalma
Yorgunluk
Düşünce hızında yavaşlama görülür
Kişi artık geçmişte zevk aldığı aktivitelerden zevk alamamaya başlar
Kendisine daha az özen göstermeye başlar (daha az makyaj yapmak, giyimine özen göstermemek veya kişisel hijyenine özen göstermemek gibi).
Bu dönemde kişide çökkünlük ve karamsarlık duygularına intihar düşünceleri eşlik edebilir.
Bipolar bozukluğun depresif dönemi tüm psikiyatrik hastalıklar arasında intihar riskinin en yüksek olduğu hastalık dönemidir.
Duygudurum dönemlerinin özellikleri ve diğer türleri
Depresif dönemde hastanın tedaviye cevap vermesi manik döneme göre daha uzun sürer.
Tedavi edilmeyen depresif dönemler ise aylarca sürer (6 ay-12 aya kadar uzayabilir).
Depresif dönem ve manik dönem özellikleri bazı durumlarda bir arada da görülebilir. Buna karma özellikli duygudurum dönemi denir.
Mani döneminin daha hafif şiddette seyreden haline ise hipomani dönemi denilir. Mani döneminde hastane yatışı gerekebilirken hipomani döneminde genellikle ayaktan tedavi yeterli olur. Hipomani döneminde kişinin yaşamdaki işlevselliği mani dönemindeki kadar etkilenmez
Hem manik dönem hem de depresif döneme psikotik belirtiler eşlik edebilir.
Psikotik belirtiler temel olarak varsanı (halüsinasyon) ve hezeyanlardan (sanrı) oluşur.
Psikotik belirtilerin eşlik ettiği dönemlerde daha yakın tedavi takibi gerekmektedir.
Hastaların önemli bir kısmında duygudurum dönemleri mevsimsel özellik gösterir. Manik dönemler ilkbahardan yaza geçerken daha sık görülürken depresif dönemler kış aylarında daha sık görülür.
Bipolar bozukluk kimlerde ve ne sıklıkta görülür ?
Riski arttıran durumlar nelerdir?
Bipolar bozukluk sık görülen bir hastalık olup toplumda ortalama %2 oranında görülür.
Genellikle genç erişkinlikte (15-30 yaşları arasında) başlasa da daha geç yaşlarda da başlayabilir.
Kadın ve erkeklerde benzer sıklıktadır. Bazı alt tipler (bipolar 2 gibi) kadınlarda biraz daha sık görülebilir.
Ailesinde bipolar bozukluk olanlarda daha sık ve daha erken başlangıç görülür. Kalıtımın en önemli olduğu psikiyatrik hastalıklardandır.
Madde kullanımı (kokain, esrar, metamfetamin) olanlarda bipolar bozukluk daha sık görülür.
Çocukluk çağı travmalarının da yatkın olan kişilerde bipolar bozukluk görülme riskini arttırdığı bilinmektedir.
Hastalığın ilk dönemi bir olayın yarattığı stres ile başlayabilir. Askerlikte, gebelik sonrası, maddi veya manevi kayıplar ilk duygudurum dönemini tetikleyebilir. Bu durumların doğrudan hastalığa neden olduğu değil duygudurum döneminin ortaya çıkmasını kolaylaştırdığı bilinmektedir.
Hastalığın Gidişatı Nasıldır?
Hastalık gidişatı hastadan hastaya büyük farklılık gösterebilir.
Kimi hastada yılda iki-üç duygudurum dönemi görülüp, sık hastane yatışı olurken kimi hastada ise tek manik dönem görüldükten sonra yaşam boyu bir daha duygudurum dönemi görülmeyebilir.
Ancak genellikle hastaların büyük bir kısmında tekrarlayan duygudurum dönemleri görülür ve hasta sürekli tedavi almak durumunda kalır.
Bipolar bozukluk tanılı biri yaşam boyu ortalama 13-14 duygudurum dönemi yaşar.
Bipolar bozuklukta intihar önemli bir problemdir. Hastaların yaklaşık %7-15'i intihar sonucu hayatını kaybetmektedirler. Ancak bu oran son dönem tedavi yaklaşımları ile azalmaktadır.
Bipolar Bozuklukta temel tedavi yaklaşımı nedir?
Genel yaklaşım; tek duygudurum döneminden sonra en az bir veya iki yıl tedavinin sürdürülmesi şeklindedir. İkinci duygudurum dönemi geçirenlerde ise iki ila beş yıl tedavi sürdürülür. Tabi ki bu rakamlar hastanın geçirdiği duygudurum döneminin şiddetine ve özelliklerine göre değişebilir.
Tek duygudurum epizodu geçirmesine rağmen önemli sonuçlar doğuran tablolarda (ciddi intihar girişimi, saldırganlık davranışı vs.) süreğen tedavi yaklaşımı da tercih edilebilir. Üç veya üzerinde duygudurum dönemi görülen hastalarda ise genellikle süreğen tedavi önerilir.
Hangi durumlarda hastanın psikiyatri servisinde tedavi edilmesi uygun olur?
Kişinin kendisine veya çevresine zarar verme riski bulunduğunda
Psikotik belirtilerin eşlik ettiği bazı durumlarda
Kişi gerekli tedaviyi ayaktan sürdüremediğinde veya tedaviyi reddettiğinde
Kişide intihar düşünceleri veya planları mevcut olduğunda hastanın serviste tedavi edilmesi daha uygun olacaktır.
Ancak yatış gerekliliği konusundaki en doğru bilgi hastayı takip eden hekim tarafından verilir.
Uzm. Dr. Berkay Vahapoğlu
Comments